SUNUŞ
26
KÜRESEL EKONOMİ
KÜRESEL EKONOMIDE ILIMLI BÜYÜME DEVAM EDIYOR
2013 yılında %3,3 büyüyen küresel ekonominin, IMF’nin
son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünümü raporuna göre
2014 yılında da %3,3’lük ılımlı bir büyüme performansı
yakalaması, 2015 yılından itibaren ise küresel büyümenin
artış göstermesi beklenmektedir. ABD ekonomisinde
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyüme oranı yılın üçüncü
çeyreğinde daha önce açıklanan %3,9 seviyesinden
%5’e revize edilmiştir. Böylelikle ABD ekonomisi üçüncü
çeyrekte 2003’ün üçüncü çeyreğinden beri görülen en
hızlı büyümesini kaydetmiş, son çeyrekte ise %2,6’lık
bir büyüme gerçekleştirmiştir. Euro Bölgesi dördüncü
çeyrekte yıllık bazda %0,9 ile beklentilerin hafif üzerinde
büyümüştür. Japonya ekonomisi ise 2014 yılının üçüncü
çeyreğinde sürpriz bir şekilde %1,9 daralma göstermiş
ve büyümenin üst üste iki çeyrek daralma yaşaması
sebebiyle Japonya ekonomisi teknik olarak resesyona
girmiştir. Japonya yılın son çeyreğinde ise, %3,7 olan
beklentilerin altında %2,2’lik bir büyüme kaydederek
resesyondan çıkmış olsa da, ılımlı büyümenin sürdürülebilir
olup olmadığı tartışılmaktadır. Küresel ekonominin büyüme
performansında oldukça önemli bir yeri olan Çin ekonomisi
2014 yılını %7,3’lük bir büyüme ile tamamlamıştır. Son
çeyrek büyüme verisi beklentilerin hafif üzerinde gelse
de, Çin ekonomisinin kırılganlıklar barındırdığı ve küresel
büyüme üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaya devam
ettiği düşünülmektedir. Diğer yandan, bankacılık sektörü
gibi bir denetim sistemine dâhil olmaması sebebiyle
ekonomilerde risk unsuru olarak karşımıza çıkan ve
bankalar dışında piyasayı fonlayan finansal kuruluşların
yaptığı faaliyetler olarak bilinen “gölge bankacılık”
işlemlerindeki artışta Çin’in ilk sırada yer alan gelişmekte
olan ülke olması, küresel ekonomi üzerindeki riski
artırmaktadır.
Avrupa ve Japonya ekonomisinde genişlemeci para
politikası uygulanmaya devam ederken, ABD Merkez
Bankası çıkış stratejisi uygulamaya başlamıştır
Küresel krizin ardından ekonomilerin toparlanması için
ABD, Avrupa ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde genel
olarak genişleyici para politikaları uygulanmıştır. 2014
yılında ise, gelişmiş ülke merkez bankalarının para
%3,3
Küresel ekonomi 2014
yılında %3,3’lük bir
büyüme performansı
yakalamıştır.
politikalarında ayrışma yaşanmıştır. ABD Merkez Bankası
(FED), 2012 yılı Eylül ayında başladığı üçüncü niceliksel
genişleme programını (QE3), 29 Ekim 2014 tarihinde
sona erdirme kararı almıştır. Bu gelişme öncesinde yıl
ortalarından itibaren FED’in faiz artırımına başlayacağı tarih
tartışılmaya başlanmıştır. FED’in niceliksel genişlemeyi
sonlandırma sürecinde ABD ekonomisinde yaşanan ölçülü
büyüme ile birlikte, iyileşme gösteren istihdam piyasası
ve enflasyonda gözlenen ılımlı artış etkili olmuştur. 16-17
Aralık tarihlerinde yapılan yılın son FED toplantısında ise,
faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmeyen FED, faiz
artırım tarihine ilişkin daha önceki toplantılarındaki “kayda
değer” söylemi yerine “sabırlı” ifadesini kullanmıştır.
FED Başkanı Yellen, toplantı sonrası yaptığı açıklamada
gelecek birkaç toplantıda faizlerin artmayacağının
sinyalini vermiştir. Genel beklenti FED’in 2015 yılının ikinci
çeyreğinde faiz artırımına gideceği yönündedir.
Uzun süredir düşük enflasyon ve yüksek işsizlikle mücadele
eden Avrupa’da ise, Avrupa Merkez Bankası (ECB)
ekonomik aktiviteyi desteklemeye yönelik genişlemeci
para politikasına devam etmektedir. ECB 2013 yılsonunda
%0,25’e indirdiği faiz oranını 2014 yılının Haziran ayında
%0,15’e, Eylül ayında ise %0,05’e indirmiştir. ECB,
Haziran ayı toplantısında mevduat faizini de sıfırın altına
indirerek, 10 puan düşüşle -%0,10’a çektiğini açıklayarak,
tarihinde ilk defa negatif mevduat faiz oranı uygulamıştır.
Politika faiz oranını %0,15’ten %0,05’e indirdiği Eylül
ayı toplantısında ECB, mevduat faizini ise -%0,10’dan
-%0,20’ye indirme kararı almıştır. Euro Bölgesi’nde
enflasyonun hala düşük seviyelerde seyrediyor olması
ECB’nin 2014 yılında daha önce uygulamış olduğu Uzun
Vadeli Refinansman Operasyonu’nun (LTRO) ikincisi olan
Hedefli Uzun Vadeli Refinansman Operasyonu’nu (TLTRO)
hayata geçirmesine sebep olmuştur. ECB, bankalara daha
fazla kredi vermek ve ekonomiyi canlandırmak amacıyla
21 Aralık tarihinde ilk defa “varlığa dayalı menkul kıymet
alımı”na başlamıştır. Söz konusu programa en az iki yıl
devam edecek olan ECB’nin hâlihazırdaki nihai amacı
finansal sisteme yaklaşık 1 trilyon avro civarında ek para
aktarımı ile 2,1 trilyon avro seviyesindeki mevcut bilanço
büyüklüğünü 2012 yılındaki seviyelerine getirebilmektir.
Ayrıca, ECB piyasaya sağlayacağı likiditenin yetersiz
kalması durumunda ise varlık alım programının kapsamına
DÜNYADA VE
TÜRKIYE’DE 2014
Küresel ekonomilerde istihdam piyasası gelişmelerine bakıldığında, uzun
süredir resesyonda olan Euro Bölgesi’nde yaşanan işsizlik sorununun yine
ön planda olmaya devam ettiği görülmektedir. 2014 yılında ılımlı büyüme
performansı gösteren küresel ekonomilerde merkez bankaları, uyguladığı
gevşek para politikalarına devam etmiştir.




